Gezegenler (Çekirdek evrim transformatör güç odakları) 9.bölüm
Gezegenler Axoy RA Bilgelik Öğretisinde ‘transformatör güç odakları’ olarak isimlendirilmiştir
Gezegenler hatta ki daha açık bir ifade ile ‘Çekirdek Evrim Transformatör Güç odakları’ dır.
Neden Çekirdek Evrim?
Çünkü Çekirdekten evrimi ve çekirdekten evrimleşmeyi mümkün kılan uzay objeleridir.
Transforme ettikleri partiküler oluşlar vardır. Bundan dolayıdır ki ‘transformatör’ yani ‘dönüştürücü’ anlamında bir terimi kullanırız. Çekirdekten Evrimleşmeyi mümkün kılan birer dönüştürücüdürler.

Gezegenler – Çekirdek Güneş sistemi
En dışta Samanyolu Galaksisi hattı var. İçinde bir koni var. Bu koni, ‘Çekirdek Evrim konisidir.’
Koninin tepesinde Galaktik Güneş, tabanında ise içinde yer aldığımız ve Galaksinin Çekirdek karakterli Güneş sistemi bulunur. Orta kısımda Sirius takımyıldızı bulunmaktadır.
Koni çalışma mantığı bir piramit gibidir. Tepesindede çekici kristal, ortada toplayıcı kristal ve tabanda yayıcı dönüştürücü / regülasyon blokasyon ünitelerine benzetilebilir (Piramit devre sistemleri konusunda bu bilgiler detaylı bir şekilde bulunur)
Samanyolu Galaksisi Çekirdek Güneş sistemi içindeki her bir uzay objesi ‘transformatördür’, Tepedeki Galaktik güneşten gelen tesirlerin Sirius takımyıldızı üzerinden çekilip, kendi katmanlarında enerjiyi dönüştürüp, karakter kazandırılması ile saf porları (kuant altı partikülleri) kendi karakterlerine dönüştürüp, evrimsel düzeyde bir enerji kazandırır yani ‘evrimsel enerji olarak’ yayar.
Güneşin her bir periyodik devinimi, kendi iç sistemindeki dönüşü, gezegenlerin de bu güneş sistemi dahilindeki dönüşleri periyodik olarak sürdürülürken hem kendi etraflarında hem de güneş etraflarındaki devinimleri ile mütemadiyen enerji +bilgi yüklü porları çekerler. Güneşten enerji ve bilgi olarak POR alır, kendi varlığına kazandırırlar. Kendi varlıklarına kazandırdıkları porları yine güneş sistemi uzayına geri salar, şoklarlar. Bu şoklama ile tüm güneş sistemine kendi enerjilerini de kazandırmış olurlar.
Biraz daha açık ifade ile her gezegen kendi etrafında periyodik olarak devinir ve aynı zamanda güneşin de etrafında devinimini sürdürür.
Merkür – Kendi etrafındaki dönüşünü 59, güneş etrafındaki dönüşünü 88 günde tamamlar.
Venüs – Kendi ekseni etrafındaki dönüşü yavaştır 243 günde tamamlar. Güneş çevresindeki dönüşünü 224 günde tamamlar. Mantıken bir gün dolmadan bir yıl dolar.
Dünya – Kendi etrafındaki dönüşünü 24 saatte, güneş etrafındaki dönüşünü ise 365 gün ve 6 saatte tamamlar.
Mars – Kendi etrafında 24 saat 37 dakika, Güneş etrafında 687 günde döner.
Jüpiter – Kendi etrafındaki dönüşünü 10 saatte, güneş etrafındaki dönüşünü ise 12 Yılda tamamlar.
Satürn – Kendi etrafındaki dönüşünü 10.5 saatte tamamlarken güneş etrafındaki dönüşünü yaklaşık olarak 29.5 yılda tamamlar.
Uranüs – Kendi etrafındaki dönüşü 11 saat sürerken güneş etrafındaki dönüşü tam 84 yıl sürer.
Neptün – Kendi etrafındaki dönüşünü 15 saat, güneş etrafındaki dönüşünü 165 yılda tamamlar.
Plüton (Gezegenlikten çıkarıldı) – Plüton kendi ekseni etrafında ki dönüşünü
yaklaşık olarak 6.5 günde tamamlarken, güneş etrafındaki bir tam dönüşü 248 yılda tamamlar.
Güneşin etrafındaki dönüşleri hızı – her bir gezegen için ayrı ayrı bir zaman alır. Bu dönüşün bir periyotluk dilimini tamamladığında Güneşten yenilenen bilgi ve enerji yüklü porları kendine çeker. (Porlar kuant altı partiküler oluşlardır.)
Çekilen porlar gezegenlerin kendi katmanlarında bloke olarak sığalanır. Dünya’da çekirdek karakterli katman barisferdir. Dünyaya, galaksi uzayımızda güneş sistemimiz dahilinde yayılan bu evrimsel enerjiler Barisfer katmanına çekilir. Aynı zamanda diğer gezegenlerin de çekirdek katmanı kendi barisfer katmanıdır.
Tüm gezegenlerin periyodik devinimlerle, kendi cevheri oluşlarına çektiği, güneşten gelen tesirler barisferlerini mütemadiyen şoklar, enerji kazandırır, bilgi kazandırır. Bu porlar barisferlerde bloke edilir ve düzenlenir (regülasyon). Daha sonra evrimsel ihtiyaçlar doğrultusunda bilinçlerin yaşadığı manyetik alanlara evrimsel enerji olarak çekilir. Evrimsel enerjilerin Dünyada yayılımı dağ, tepe gibi piramidal ve çıkıntılı yapılarda yoğundur.
Şekilde görülen koni dahilinde kalan uzay, evrimleştirme alanıdır. Burada bulunan tüm bilinçler bu evrim konisinin evrimleşme enerjisi etkisini alır. Yani Dünyada yaşayan canlılar değil dünya dışındaki uzay/zaman aralığında da evrimsel enerji yayımı vardır.
Her bir gezegenin kendine özel bir karakteri vardır. Bu karaktere uygun olarak enerji ve bilgi ile donatılmış bu gezegenlerden bizler her an etki almaktayız. Çünkü Güneş sisteminin kendisi bir evrim konisi içinde bütünseldir.
Güneş bir evrim çekirdeğidir. Bizler de Güneşten gelen evrimleştirici etkiyi bu koni üzerinden çeker, gelen saf enerjiler ısıma – ışıma – sesime karakteriyle alfa-beta ve omega kıstasa dönüştürülür.
Sirius takımyıldızında bulunan piramidal yapılarda / laboratuvarlarda dönüştürülüp, gezegenlere şoklanır. Gezegenlerin Barisfer katmanlarında değişir – dönüşür. Burada gezegenin kendi karakteristik özelliğini alarak yüklenir. Porları programlanarak yüklendikten sonra Güneş sistemine geri salınır. Bu defa porlar yüklüdür.
Örneğin MARS ‘a güneşten gelen enerji ve bilgi yüklü porlar MARS’ın çekirdek katmanı olan barisferinde bloke edilip programlanarak kendi karakteristik bilgi ve enerjisi ile yüklenip güneş sistemi uzayına salınır. O zaman Mars gezegeni karakterinde enerji ve bilgi yüklü partiküler oluş haline dönüşür. Dünyaya da piramidal – çıkıntılı yapılardan salındığında insanlar direk o enerjiyi ‘evrimsel ihtiyacına uygun olarak çeker ve yaşarlar. Bulundukları, içinde yaşadıkları manyetik alanlarda.
Varlığımızın tekamül sürecinde desteklenmek üzere mütemadiyen hem Evrensel hem de Evrimsel bazda iki türlü enerjiye maruz kalmaktayız.
Bilincin kendi öz enerjisi özsel/doğal enerjidir. Dıştan aldığı tüm enerjiler ise kendi cevheri oluşu olmasına rağmen yine yapay enerjidir. (Şifa sistemlerindeki tüm enerji sistemlerinin Evrensel yaşam enerjisinden/ yapay enerjiden farklı olmadığını özellikle vurgulayabilirim.)
Gezegenlerin aynı zamanda her birinin enerjetik bazda ikizleri bulunur.
Galaksimiz, hem durgun boyut hem de altın boyut enerjileri ile mütemadiyen tasarruf altında tutulduğu için tüm evrim prototipleri alfa siklüs dönemlerinde illüzyonik yaşamdan çıkmak üzere desteklenmektedir.
Durgun boyut mevceleri Shapley3 Galaksisinden Altın boyut mevceleri Altın Galaksi Andromeda’dan tasarruf edilir. (Shapley3 Meleküt Andromeda ise Ceberrüt alemi olarak da bilinir.)

Helezonik büküm ve galaktik geçit
9 lu gezegen sistemi 3 galakside bulunur. Bu gezegenler de varlıksal olarak birbirlerine kilitlidir.

teknolojik-usler-andromeda-galaksisi
Örneğin Shapley3 galaksisindeki ifedya ile Andromedadaki ve Samanyolundaki Dünyamız 3ü birbirinin farklı karakterlerdeki veçheleridir. Dünya ışık karakterli, Shapley3 durgun ateş; Andromeda altın ateş veçhesidir.
(Diğer galaksilerdeki gezegenler ayrı apayarı bir konu o açıdan kısa bir bilgi ekledim.)
Dönelim Samanyoluna ve burada bizlerin transformatör güç odağı olarak dediğimiz evrimleştirici gezegenlerin yaşamımızdaki direk etkisine…
Bizlerin ana rahmine düştüğünde oluşan ilk beyin çekirdeği zigotun DNA sarmal boşluklarına por ekimleri yapılır.
Porlar bilgi ve enerji yüklü ince partiküler oluşlardır. Cevherin ince partikülleridirler. Cevher, bir oluştur. Porlardan, kuantlardan, atomlardan meydana gelen tüm oluşlar cevherdir. Cevherin ince hali Seriskum POR, en ince hali ise SER’dir.
Ana rahmindeki zigotun DNA sarmal boşlukları devasa bir boşluktur. Bilirsiniz ki Makro alemin mikro alemdeki sonsuzluğu da burada yine daha da sonsuza açılacak kıymettedir. Dolayısıyla öyle bir boşluktur ki burası gen/por ekimi için de bir uzay boşluğu gibidir.
DNA sarmal boşluklarındaki bu boşluk genetik uzay dilimidir. Genetik bir bölgedir. Ancak uzay dilimidir. Bu uzay bizim içinde bulunduğumuz galaksi ile aynı karakterdedir. Yani, DNA sarmal boşluklarımızdaki boşluklar birer galaksi uzayıdır.
Soru: DNA’daki sarmal boşluklarına POR ekimi yapılır. Bu porlar nedir, nerden gelir? Bu porları kim oraya eker?
Katılımcı cevabı:
-Transformatör güç odakları olan gezegenlerden ekilen porlar birde yakın plandan teknolojik üsler birliğine bağlı teknolojik uzmanlar tarafından ekilen özel porlar vardır bildiğim kadarıyla.
Tabiki yakın plandan ekilen porlar özel yüksek görev kodlarina ana rahminde ekilmeye başlanır, birde uyanışa geçen birime uyandığı ölçüde hak edisine göre ekilebilir diye düşünüyorum.
Kişinin bilinç kökenine ve bilinç erginlik olma frekansına göre durgun, altın, asil ve Ra porlar ekilir.
Cevap: Teknolojik Uzmanlar Birliğine bağlı uzmanlar bu ekimi yaparlar. Teknolojik uzmanlar birliği’ ise Teknolojik Üsler Birlik Komiteliğine bağlı bir birliktir. Kanal bilgilerinde Galaktik Federasyon olarak geçen Andromedan topluluk.
Porlar, bilincin Dünyada çıkarması gereken rollere uygun olarak edineceği yersel kişilik konseptine uygun olarak ekilir. Bu ekim esnasında porlar, kilit altında tutulurlar. Bu kilit hali ise şifreleme gibidir. Yeri ve zamanı geldiğinde porlar kilit altından kurtarılır. Bu tamamen zaman kalitesi/zaman enerjisi ile tetiklenir ve açılır.
Şifrelenen porlar bilincin evrimleşme sürecinde deneyim kazanarak kilit altından kurtarılır ve açılırlar. Her bir porun açılımına deşifretik fonskiyon da denilmektedir.
Yaratan rabbinin adıyla oku! 2. O, insanı bir aşılanmış yumurtadan/embriyodan yarattı. 3. Oku! Rabbin, en büyük kerem sahibidir. 4. O rab ki kalemle (yazmayı) öğretti. 5. İnsana bilmedikleri şeyi öğretti.
2.ayette ‘alak’ embrio zigot süreci ve bu sürecin 4.ayette ‘kalem’ ifadesi de gezegenleri işaret eder. En yakın gök cisimleri olarak gezegenlerin birer kalem olması anlamında kullanılmıştır.
Özetle;
Beyin çekirdeği olan zigotta çok özel ayarlamalar Teknolojik Uzmanlar Bir’liğinden yapılmaktadır. Daha sonra gezegenlerin bilgi ve enerjisinin programlandığı porlar ekiliyor. Yersel kişilik, göksel kişilik gibi kişilikler için ortaya çıkması sağlanıyor.
Sibel Sıvacı
İnsan kişiliği oluşturma teknolojisi ile ilgili ders serisini de okumanızı öneririm hem konuyla ilgili hem de tamamlayıcıdır.